2 bin 500 yıl buzda saklanan Türk halısı! Dikkat çeken geyik detayı: Hiçbiri tesadüf değil

Betül Yasemin Kökbek / Milliyet.com.tr - Tarih boyunca insan, yaşadıklarını, gördüklerini, inançlarını ve ait olduğu toprakların izlerini sanatla ifade etme ihtiyacı duydu. Kimi heykellere şekil verdi, kimi satırlarda aradığını buldu, kimi yüzyıllar boyunca hayranlık uyandıracak mimari eserler bıraktı. Kimileri ise duygularını nakış nakış kumaşlara, halılara işledi. Dünyanın bilinen en eski halısı ‘Pazırık halısı’ da bu sanatın en çarpıcı örneklerinden biri olarak, binlerce yıl buzların altında saklandıktan sonra 1900’lü yıllarda gün yüzüne çıktı. Peki bu eşsiz halının motifleri bize neler söylüyor?

DÜNYANIN BİLİNEN EN ESKİ DÜĞÜMLÜ HALISI
Takvimler 1949 yılını gösteriyordu. Altay Dağları’nda, Sibirya’nın güneyindeki Pazırık Kurganları adı verilen anıt mezarlarda yapılan arkeolojik kazılar sırasında Sovyet arkeologlar bir şey keşfetti. Arkeolog Sergei Rudenko'nun ellerinden, Sibirya'nın donmuş topraklarının altından bir tarih çıkarıldı. Hun soylularından birine ait olduğu düşünülen mezarda, kazı ekibinin uzun çalışmaları sonucunda sayısız değerli eşya, ahşap arabalar, hayvan figürleri ve tekstil ürünleri bulundu. Sergei Rudenko önderliğinde çalışan ekibin mezarda buldukları arasında olağanüstü korunmuş halde duran bir halı da vardı. 183x200 cm boyutlarında olduğu hesaplanan bu halının yapılan analizler sonucunda M.Ö 5'nci yüzyıla ait olduğu tespit edildi. Pazırık Kurganları'nda bulunan halıya Pazırık halısı ismi verildi ve 'dünyanın bilinen en eski düğümlü halısı' olarak kabul edildi. Binlerce yıldır bir mezarın içinde saklanan halının tarihine ek olarak aynı zamanda sanatsal ve kültürel açıdan da eşsiz bir miras olarak değerlendirildi.1949 yılında Sergei Rudenko önderliğindeki kazı çalışmasında bulunan Pazırık halısı bugün Rusya’da Devlet Ermitaj Müzesi’nde sergileniyor.

FERMENTE EDİLMİŞ YÜN PARÇALARI VARDI
Yaklaşık 30 yıl önce Friedrich-Alexander Üniversitesi Erlangen-Nürnberg Fizyoloji ve Fizyopatoloji Enstitüsü'nden Doktor Karl Messlinger 1991 yılında halıyı incelemiş ve bu tarihi eserden bazı lif parçaları elde etmişti. Uzmanlar SEM tekniğine dayanarak halı üzerindeki kaldırılmış kütikül katmanları altındaki liflerin enine kesiti boyunca, renk pigmentlerinin dağılımını ve fermente edilmiş yün parçalarını keşfetti. Ancak Pazırık halısında kütikül kalmadığı için SEM analizi, yünün liflerinin fermente tekniği kullanılarak boyandığını kanıtlamaya yeterli olmadı. Daha sonra halı, farklı bir teknoloji olan yüksek çözünürlüklü X ışınlı floresan mikroskobuyla incelendi. Bu araştırma yine Friedrich-Alexander Üniversitesi'nden röntgen bilimi mikroskopi uzmanları Andrea Spaeth ve Rainer Fink tarafından yapıldı.
Çalışmada Türk kırmızısı (alizarin) olarak bilinen ve Orta Asya'da yüzyıllardır kullanılan kızılımsı liflere odaklanıldı. Bu liflerin içerisinde alüminyum parçalarına rastlanınca Dr. Messlinger,"Fermentasyon süreci metal bileşenlerin yünlü kılların içerisine işlemesini sağlıyor. Bu püf noktası çok önemli. Bu sayede dış katmandaki kıllar da ayrılıyor ve metal bileşenlerin girişini sağlıyor. Bitkisel bazlı renk özü de, bu etkileşim sayesinde halının derin bir şekilde boyanmasını sağlıyor" açıklamasını yaptı. İnceleme sonunda halının yün liflerinde fermentasyon sonucu elde edilen özel bir boyama tekniği kullanıldığı görüldü.

'HALI TÜRK TOPLUMLARI İÇİN VAZGEÇİLMEZ PARÇA'
Dünyanın bilinen en eski düğümlü halısının detaylarını, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü'nden Dr. Öğr. Üyesi Esen Baydemir'e sorduk. Türk kültüründe halının çok işlevli bir yapıya sahip olduğunu ifade ederek açıklamalarına başlayan Dr. Öğr. Üyesi Baydemir, konar-göçer olan Türk toplumlarında dokuma çadırlarda hem zeminde hem duvarlarda halıların sıkça kullanıldığını, göç zamanı kolayca taşınabilen ve iklim koşullarında ısınma için rahat kullanılabilen halının Türk toplumları için vazgeçilmez bir parça olduğunu söyleyerek açıklamalarına devam etti.
Dokumalarda kullanılan malzemelerin yaşam alanlarında yetiştirilen hayvanların yünlerinden elde edildiğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Baydemir, "Halıların sadece bir zanaat ürünü olmadığını, sanatsal bir anlatımı da oluşturduğunu görüyoruz. Halılar düz olarak dokunmuyor, üzerlerinde çeşitli desen ve motifler var. Dokuyucular bazen çevrelerinde gördükleri doğa nesnelerini bazen de Türk boylarına ait simgeleri motif olarak kullanıyorlardı. Halılarda kullanılan motifler aynı zamanda halının kalitesi, malzemesi, ailenin statüsünü ve toplumsal yapısını da yansıtıyor" dedi.

Dr. Öğr. Üyesi Esen Baydemir, açıklamalarına saraylar için dokunan halıların daha ince kalitede daha iyi malzemeyle (örneğin ipek), daha yoğun desen kullanılarak dokunduğunu, halkın kendi kullanımı için ürettiği halıların ise daha kaba kalitede, daha geometrik desenlere sahip ve elde olan malzemeler kullanılarak dokunduğu bilgisini verdi.
'DOKUMA KONUSUNDA BÜYÜK BİR AŞAMA KAYDEDİLMİŞ'
Pazırık halısının dönemin sanat anlayışı, teknolojik birikimi ve kültürel dünyası hakkında Dr. Öğr. Üyesi Baydemir, "Sanat tarihçileri ve arkeologlar tarafından 3. ve 5'nci yüzyıla tarihlendirilen Pazarık halısının çok ince koyun yününden dokunduğunu biliyoruz. Halıda Türk düğümü olan Gördes düğümü kullanılmış. Pazırık halısının zemininde süvariler geyik ve hayvan figürleri son derece gerçekçi bir şekilde dokunmuş. Figürlerin açık ve anlaşılır bir şekilde zemine yerleştirilmesini mümkün kılabilmek için, 10 cm'de 36 bin ilmeğe isabet edecek şekilde çok ince olarak dokunduğu görülüyor. Bu ilmek sayısı halının çok ince bir kalitede dokunduğunu gösterir ki bu da o dönem şartları göz önüne alındığında dokuma konusunda büyük bir aşama kaydedildiğinin kanıtıdır"vurgusunu yaptı.
Pazırık halısında kullanılan bu gelişmiş tekniğin dokuma tecrübesi ve evriminin çok uzun bir geçmişi olduğunu gösterdiği kabul ediliyor. Bu halının özel olarak eyer örtüsü şeklinde dokunduğunu ileten Dr. Öğr. Üyesi Esen Baydemir halının detaylarını şu şekilde anlattı:
"Halının tam orta zeminde 24 kare içerisinde sekiz kollu bir çiçeğin bulunduğunu görüyoruz. Bu çiçek 'Hun gülü' olarak adlandırılıyor ve Orta Asya ve Türk halılarında çok sık kullanılıyor. Halıda bulunan 24 Hun gülünün Türklerin 24 boyunu simgelediği de bazı uzmanlar tarafından ileri sürülüyor. Bu çiçek motifinin sekiz kollu olması da dört yönü ve ara yönleri simgelenmesi olarak da anlamlandırılmış. Ayrıca halıda betimlenen geyik figürlerinin Orta Asya’da bulunan geyik familyasına ait olduğu anlaşılıyor. Yine ana bordürde bulunan her kenarda 7 tane görülen atlı süvarilerin atları üzerindeki eyer örtüleri ve atların kuyruk bağlama şekillerinin de Türklere ait öğeler olduğunu görüyoruz."

'HİÇBİRİ RASTGELE KONULMAMIŞ, HEPSİNİN ANLAMI VAR'
Halının detaylarına değindikten sonra 2 bin 500 yıl boyunda Hun kavimlerinden birinin mezarında kalan Pazırık halısının mezara sahibiyle birlikte gömülmesinin nedenini sorduğumuzda, Dr. Öğr. Üyesi Esen Baydemir eski Türklerde ve Hunlarda ölümden sonra yaşam inancına dikkat çekiyor.Baydemir, Pazırık Kurganları'nda bulunan bazı mumyalanmış insan cesetlerinin de bu inancı desteklediğini, kurganların bazılarında insanların atları ve kişisel bazı eşyalarının da yer aldığını, sadece Pazırık halısı değil bazı keçe parçaları da bulunduğunu ve mezarlardaki bu buluntularda ölümden sonraki yaşama olan inancın desteklendiğinin altını çizdi.
Pazırık halısının motifleri incelendiğinde belki de göze çarpan en ilginç detayın geyik figürünün iç organlarıyla birlikte betimlenmiş olması olabilir. Figürle ilgili yorumlarını ileten Dr. Öğr. Üyesi Esen Baydemir sözlerini şöyle noktaladı:
Categories: 2 bin 500 yıl buzda saklanan Türk halısı! Dikkat çeken geyik detayı: Hiçbiri tesadüf değil
Sende Yorum yap