İstanbul Tıpın Korelisi! Türkiye aşkı dededen mirasmış: Hep pasta, börek ikram ediyor

Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr -İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nin son sınıf öğrencilerinden Heejin Yook’un hikâyesi, 12 yıl önce Güney Kore’den başlayan uzun bir yolculuğun sonucu. Henüz çocuk yaşta, ailesiyle birlikte Türkiye’ye taşınma kararı aldıklarında hayatında yeni bir sayfa açıldı. O günleri “Ben küçüktüm ama başka bir ülkede yeni bir hayata başlamak büyük bir deneyimdi. Türkiye’yi seçmemizin en önemli nedeni ,insanların sıcaklığı ve misafirperverliğiydi” diyerek anlatan Yook için Türkiye sadece yeni bir ülke değil, aynı zamanda kendi kültürünü anımsatan bir coğrafya oldu. "Dört mevsimi yaşaması ve zengin kültürüyle Kore’ye benzer bir yapısı var" dedi.
Üniversite tercihleri döneminde, birçok seçenek karşısına çıksa da onun gönlünde tek bir adres vardı: İstanbul Tıp Fakültesi. İstanbul Tıp Fakültesi’ni tercih etme sebebini ise şu sözlerle anlattı: “Türkiye’nin en köklü üniversitelerinden biri olması, değerli hocaları ve güçlü akademik ortamı benim için belirleyici oldu. Yabancı öğrenci sınavına girerek burayı kazandım. Başka seçeneklerim olmasına rağmen özellikle bu fakülteyi istedim. Koreli doktorlardan duyduğuma göre İstanbul Tıp Fakültesi, öğrencilere daha fazla uygulamalı deneyim kazandıran bir eğitim modeli sunuyor. Ayrıca hocalarımız öğrencileri projelere katılmaya teşvik ediyor; bu da bizim için büyük bir avantaj.”

‘İLK GELDİĞİMİZDE BİZİMLE FOTOĞRAF ÇEKTİRMEK İSTEYENLER OLUYORDU’
Türkiye’ye ilk geldiğinde, en çok şaşırdığı şeylerden birinin okulların erken bitmesi olduğuna değinen Heejin, “Dersler öğleden sonra 2–3 gibi sona eriyordu. Kore’de olduğu gibi ek derslere veya kurslara gitmem gerekmiyordu. Türkiye’ye gelirken Antalya’ya taşındığımız için de bölgede çok fazla Rus’un yaşadığını duymuştum. Bir de ailem bana burada hem Türkçe hem Rusça öğrenebileceğimi söyleyerek biraz da motive etmişti” diyerek şunları söyledi:
İngilizce Tıp programında okuduğunu ancak kliniklerde ve hastalarla iletişimde Türkçe konuştuğunu söyleyen Heejin, “Ortaokuldan beri Türkiye’de okuduğum için günlük Türkçede zorlanmıyorum. Yine de hastaların şikayetlerini anlamak, onların hayat hikâyelerini dinleyip empati kurmak başlangıçta zordu. Farklı şive ve aksanları anlamakta zaman zaman zorlandım. Ancak asistanlarımızdan çok şey öğrendim ve hastaların yanında bulunarak bu süreci aştım” bilgisini paylaştı.

‘HASTA YAKINLARI SIK SIK PASTA, BÖREK İKRAM EDİYOR’
Hastalarla iletişimde kültürel farklılıklar yaşadığını dile getiren Heejin, “Türkiye’de polikliniklerde ya da servislerde hastaların ve yakınlarının sık sık börek, tatlı, atıştırmalık gibi ikramlarda bulunmaları beni çok şaşırtmıştı. Ayrıca hastalar ya da yakınları hastaneden ayrılırken bize çok güzel dualar ediyorlar. Özellikle yaşça büyük hastalardan içten teşekkürler ve hayır dilekleri almak beni çok etkiliyor” diyerek şunları söyledi:

'KORE SAVAŞI’NDA MÜCADELE ETMİŞ TÜRK ASKERİNİ HATIRLATTI'
"4. sınıfta uygulama derslerim sırasında hastanemizin servisinde takip ettiğimiz bir hastayla tanıştım"diyen Heejin, “Genel durumu oldukça kötüydü ve çok konuşamıyordu. Fakat benim Koreli olduğumu öğrenince gözleri parladı ve kendi amcasının Kore Gazisi olduğunu anlattı. Kore hakkında bildiklerini benimle paylaştı ve 'Ayla' filminden ne kadar etkilendiğini söyledi. Biz de o gün uzun uzun sohbet ettik, hatta amcasıyla görüntülü konuşma yaptık. Bu deneyim beni çok duygulandırdı. Çünkü bir yandan Kore Savaşı’nda bizim için mücadele etmiş Türk askerlerini hatırlattı, diğer yandan Türkiye’de eğitim alıp insanlara faydalı olabilmenin değerini hissettirdi”diye konuştu.
Antalya’da yaşayan annesinin ve babasının, kızlarının İstanbul’da tıp okumasıyla ilgili büyük bir gurur ve mutluluk duyduklarını dile getiren Heejin, “Kore’deki diğer akrabalarım da aynı şekilde, Türkiye gibi uzak bir ülkede tıp fakültesine uyum sağlayıp eğitimime devam etmemden çok memnunlar. Bu noktada özellikle bu yıl kaybettiğimiz dedemi anmadan geçemem. Dedem kalp rahatsızlığı nedeniyle Kore’deki takipli olduğu hastaneden uzun süre ayrı kalamıyordu. Ancak eğer ben mezun olup Türkiye’de doktor olarak çalışmaya başlasaydım, bizim yanımıza gelip burada yaşama ihtimali olabilirdi. Bu fırsatı yaşayamamış olması beni üzüyor. Çünkü dedem hem Türkiye’yi çok severdi hem de benimle çok gurur duyardı” ifadelerine yer verdi.

‘TÜRKİYE’DE SOSYAL İLİŞKİLER DAHA SAMİMİ’
Kore ve Türkiye arasındaki farkları sorduğumuz Heejin, “Bence en önemli benzerliklerden biri, her iki toplumda da büyüklere duyulan saygının çok değerli olması. Hem Kore’de hem de Türkiye’de aile bağları güçlü ve yaşlılara gösterilen hürmet kültürün önemli bir parçası. Bunun dışında iki ülke de misafirperverlik açısından birbirine çok benziyor. Türkiye’de insanlar evlerine gelen misafire nasıl ikramlarda bulunuyorsa, Kore’de de aynı şekilde misafiri en iyi şekilde ağırlamak önemlidir.Farklara gelecek olursak, Kore’de yaşam biraz daha hızlı ve yoğun, insanlar günlük hayatlarında daha mesafeli olabiliyor. Türkiye’de ise sosyal ilişkiler daha samimi, insanlar birbirine daha kolay yaklaşabiliyor” bilgisini paylaştı.

Mezun olduktan sonra kariyerine Türkiye’de devam etmek istediğini söyleyen Heejin, "Şu anda TUS’a (Tıpta Uzmanlı Eğitimi Sınavı) hazırlanıyorum ve Türkiye’de kalmayı planlıyorum. Benim gibi doktor olmak isteyen yabancı öğrencilere de öncelikle, üniversite sınavına (TRYÖS) iyi çalışmalarını tavsiye ederim. Daha sonra tıp fakültesini kazandıklarında da sabırlı olmaları çok önemli. Dil öğrenmek ve kültüre uyum sağlamak zaman alıyor ama kesinlikle mümkün. Türk halkı yabancı öğrencilere çok destek oluyor. Çalışkanlık ve azimle, karşılarına çıkan her zorluğun üstesinden gelebilirler” diyerek sözlerini noktaladı.
Sende Yorum yap