Zeynep Dilara Akyürek Milliyet.com.tr – 26 Nisan 1986, 20’nci yüzyılın bitmek bilmeyen savaşlarına uyanılan kim bilir kaçıncı gündü. Bugün Çernobil şehri için yaşanan II. Dünya Savaşındaki gibi değil, yaşanacak günler için bir savaş söz konusuydu. Yani bir kaza sonucu 4’üncü reaktöründe meydana gelen patlamayla kilometrelerce uzaktaki nükleer santralden daha fazla etkilenmemek için bölgenin terk edilmesi gerekiyordu. Her ne kadar kaçmış da olsalar, insanlar patlamadan hızlı olamazdı. Ne yazık ki bir an, on yıllara mal olmak zorundaydı. Bölgedeki insan, hayvan, bitki ve su kaynakları artık birbirine hayat veren bir ‘zincir’ değil, ölüm saçan zehir haline gelmişti. Ancak 39 yıl sonra, bu böyle devam etmemeli, Çernobil yeniden yeşermeliydi. Bunun için en önemli soru işareti, toprağın, ‘kazadan’ arınmış olup olmadığıydı. Peki cevap? Çernobil, yeniden meyve sebze bahçesi olup zincire hayat verebilir miydi? Geleceğin savaşlarının görünmeyen yüzü enerji, nükleerle nereye gidiyordu ve tarım, bunun neresindeydi? İstanbul Teknik Üniversitesi Enerji Enstitüsü, Nükleer Araştırmalar Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ünal Çolak, Çernobil topraklarının yeniden yaşamla dolu zincirin bir parçası olup olamayacağını ve tüm merak edilenleri Milliyet.com.tr’ye anlattı.
Dünya in News
12 - Haziran • 3 min read