Zeynep Dilara Akyürek Milliyet.com.tr – Bazı sonuçlara farklı yollardan gidilse de ulaşılabilir. Çünkü bazen son ve sonuç tektir. Dünya üzerinde İstanbul’a benzeyen, onun kadar güzel başka bir şehir olmadığı gibi, bu şehirde yaşamanın getirdikleri de tek. Kadim şehir, tarih boyu deprem dalgalarının sert yüzünü görmüş, yıkım ve kayıp her depremde kaçınılmaz bir ‘son’ olmuştu. Bir gün değişebileceği umuduyla ‘depreme dirençli’ bir şehir inşa etmek çabası ise kimileri için bitmeyen bir mücadeleye dönüştü. Çünkü bilim, deprem olacak diyordu. Ancak pek çok konuda olduğu gibi tartışmalı bir yanı da vardı. Her deprem yıkıcı etkiye sahip değildi. İstanbul’u etkileyen son deprem olan 6.2’ye bakıldığında bile yıkıcı etkileri olabilecek ve bazı uzmanların İstanbul’u vuracağını savunduğu 7.2 ile arasında tam 32 kat fark vardı. Yani 6.2’de yıkım yokken 7.2’de olabilirdi. Peki İstanbul için ‘kaçınılmaz’ son neydi? Yapılacak birkaç hamle sonuç tablosunu daha iyimser hale getirebilir miydi? Deprem Mühendisliği Araştırma Enstitüsü (EERI) Kuzey Kaliforniya Eski Başkanı, Amerikan Jeolojik Araştırmalar Dairesi’nin (USGS) Coulomb Stress ve deprem tetikleme yazılımının yazarlarından, Jeofizik Yüksek Mühendisi Volkan Sevilgen, merak edilen soruları ve İstanbul’un deprem tehlikesine ilişkin kritik detayları Milliyet.com.tr’ye anlattı.